3 Temmuz 2013 Çarşamba

perfect solution

Demin birşeyler okuyordum. Düşünmemek ne güzel ya dedim kendi kendime. Bu aralar en sık kullandığım cümle 'Bırakalım da bunu 1 saat sonraki Selen düşünsün...' Birşey düşünmek zorunda kaldığımda -hatta ufacık bi karar vermek zorunda kaldığımda bile- başımın çok spesifik bi noktasına ağrı giriyor, beynim deliniyor, gözlerimden ateş çıkıyor. Literally. Araba tutmuş gibi oluyorum. Niye böyle? Gerçekten tıp biliminin bu konuda kesin bir açıklaması yok. Olaylar gelişsin & gelişmesin her türlü bir şekilde kabul ederim ama o fişekleyen kararı ben vereceksem ve bunun için biraz düşünmek zorundaysam.. Eve gidip uyurum.

Tam tersiyse ne güzel, kolay. Denizin ortasındaki bir dalın üzerinde mutlu mutlu oturuyorsun, yanından dallar, yapraklar, suya düşen minik karıncalar vs geçiyor gidiyor, sen seyrediyorsun. İçinde kuş gagalaması gibi bir his asla olmuyor, ayakların suyun içinde, başında şapka, hiçbir şey yapmadığın için sonuçlarından da zerre etkilenmiyorsun.

Betimleye betimleye bir yerlere varıyorsun işte, herkese tavsiye ederim.

4 yorum:

İsmet Burak Atakanı dedi ki...

Hiç düşünmemek bi yerden sonra sıkıcı olabilir bence. Onun yerine kararlarını verip kurtulmak daha güzel bir yol olmaz mıydı. Kafanı yoracak bişey bırakmadan.

zeytin dedi ki...

Doğru kararlar vereceğinden emin değilsen karar vermemek bal gibi. Ya da belki genel olarak hoşa gitmeyecek kararlar verirsin, sonra herkes mutsuz olur. Bilmiyorum, biraz ikircikli bi konu:)

İsmet Burak Atakanı dedi ki...

Şu söze o kadar çok inanıyorum ki: "En kötü karar kararsızlıktan iyidir." Her kararın bir riski olsa da risk almadan pek bişey elde edemezsin (huzur dahil). Konu sıkıntılı, orası doğru, yapçak bişey yok.

zeytin dedi ki...

En kötü karar, çok kötü bi karardır. Herkes üzülür, en çok da veren üzülür. Neyse sıkıntılı konular düşünmüyoruz, beynimiz ağrıyor biliyosun.