27 Haziran 2013 Perşembe

it's always fun to be a loser

Small talk sevmiyorum, yapamıyorum. Eğer tek başıma geçirmem gereken 1-2 saatim varsa, hiçbir zaman "dur birini arayayım da onunla otururken vakit geçer" demedim (2. derece arkadaşlıklardan bahsediyorum tabi).

Naber napıyosun?
Hayat nasıl gidiyor?
Yaşıyo musun sen yaa?
Oo hayırsız!
Naptın?? ve daha niceleri..

TEZ ZAMANDA BİTİN!

Oturduğun yerde yapılan ayaküstü muhabbetten gerçekten o kadar sıkılıyorum ki, hayatımın yarısını bu tip konuşmalardan kaçınarak geçiriyorum diyebilirim. -Hayatın nasıl gittiğinin bir özeti yok, evet yaşıyorum ve ben seni aradığıma göre demek ki hayırsız olan sensin.- Tüm bunlar yerine gerçekten SAÇMA SAPAN bir konu üzerinde saatlerce konuşmaya varım (sence 1 mi daha ciddi yoksa 9 mu? gibi). Varsın insanlar bana tuhaf desin, amaaaan huysuz desin, otobüste 2 saat yanyana oturduk anlamsızca camdan dışarı baktı ve boş gözlerle gülümsedi desin.

Please no chitchat around me, I'm a total chatterbox.

Hiç yorum yok: