19 Haziran 2013 Çarşamba

no, woman. please no cry

Sahile gidip yanımda sevdiğim insanlarla ÖLÜMÜNE yatmak istiyorum. Hepimiz üstü minderli şezlonglarımızı denize doğru döndürelim, yanımıza şemsiyeli içkilerimizi alalım ve sol ayağımızı minimum çabayla sağ ayağımıza değdirerek tatlı tatlı kaşıyalım. Alnımızdaki endişe kırışıklıkları gider o zaman diye düşünüyorum, sandalyede otururken anlamsızca kastığımız bacağımız gevşer, başımız daha az ağrır. Tek dert kollarım çok yandı, krem de çantanın en dibinde kalmış hay allah olur. Üzerimizde şile bezi elbiselerle gece kuma yatarız, kalk yerine yat diyen olmaz, aksine herkes gelir yanına uzanır. Sabah yediğin zeytin mutlaka kekiklidir, öğlen üzerinde havluyla hem zıplayıp hem ekmek arası bişeyler kemirirsin. Gündüzün güneş yanıklarını gece rüzgar üfler. Uykuyla uyanıklık arasında ışığı görene kadar sohbet edersin - konu saçmasapan bile olsa her zaman çok önemli ve ciddidir.

Vücudumun sofra tuzuna değil, deniz tuzuna ihtiyacı var ve ben o tuz için dünyanın orta yerinde ağlıyorum.

Hiç yorum yok: