4 Ekim 2010 Pazartesi

çat burda, çat kapı arkasında

- Bulaşık makinesini doldururken çok stres oluyorum. Bardakların ve diğer küçük tabaksıların konduğu üst kat, her zaman mı alt kattan daha önce dolmak zorunda acaba? Tamamen dolmadan çalıştırmamak gibi bi huyum da var. Alt kat bitene kadar biriken bardaklarla lego gibi oynuyorum, elimde yıkamaya üşenip dur şu şuraya sığarmı, dur bu buraya girer bence diye diye saçlarım dökülücek. İkisi de aynı anda dolsun artık lütfen, çok stresliyim.

- Ben ve arkadaşlarım alors on danse şarkısının introsunu çok hüzünlü buluyoruz. Sanki hayat çok boktan ama boşver mutlu olmaya çalışalım biz der gibi.

- Hafif balık etli, gürbüz yanaklı ve mutlu tembellik yıllarca sıska, sinirli ve muhtemelen bi gözü seğiren çalışkanlığın yanında küçümsendi. Halbuki çalışkanlık hiç bi zaman tembellik kadar istikrarlı olamadı, olamaz. Çok çalışkandır o! cümlesiyle anılan ve hatta anlamsız derecede sorumluluk sahibi insanlar bile "dur çok yorgunum bugün, dışarda boş boş geziyim, işe/okula gitmiyim uyuyim" diyebilir ama hiç bi tembelden "ay dur enerjiğim, azcık ders çalışiyim, boş günümde işe gidip faydalı oliyim" cümlelerini duyamazsınız. Asıl istikrar sahibi insanlar tembellerdir. Güzel filmler izleyip, arkadaşlarıyla buluşurlarken boşverdikleri iş gücün verdiği vicdan azabını kamufle etmekte üstlerine yoktur. Kafalarının içindeki doğrucu davutu ikna etmede nice avukattan, nice tezgahtardan daha üstündürler. Bu yüzden insan ilişkileri de daha kuvvetli olur tembellerin. Toplum içerisinde en çok kabul görmesi gereken bu naif ve arkadaş canlısı insanlara hakettikleri değeri vermek gerektiğini düşünüyorum.

- Geçen hafta gördüğüm deri ceket. Bi şekilde gel benim ol, sözlerim ol gecelerim kalsın gündüzlerim ol. Ya da ateşini yolla bana bebek.

- Arkadaşlarımla birlikte oturup sıkılırken ortamı neşelendirmek için sadece hakan peker demem genelde yeterli oluyo ya, çok zahmetsiz ve çok muhteşem buluyorum bu durumu.

- "Ortadoğu ve balkanların en..." ve "İnsanoğlu yıllardır..." kalıplarıyla başlayan yazılardan hayır geldiğini daha hiç görmedim.

- Eskiden eti puf reklamlarındaki "eti pufum, tatlı aşkım, benim yumuşak tatlım" diye şarkı söyleyen kıza benzemeyi çok istiyodum.

- Kulebeye gelmiş.

Hürmetler efendim. Anlattım yae!

Hiç yorum yok: