23 Temmuz 2010 Cuma

ya gerçekten ergen tribindeyim ya da birdenbire çok büyümenin ne demek olduğunu gördüm.

Yakın zamana kadar filmlerde, dizilerde izlerdim. Başrol oyuncusu ayakları yere basan, ne istediğini bildiğini zanneden kız, aniden depresyonun eşiğine gelip, örneğin o sırada iyi bi üniversitedeyse okulu bırakmaya, iyi bi işte iyi bi pozisyondaysa da birden istifa etmeye karar verirdi. Benim istediğim bu değil, hayatımda olmayı beklemediğim bi noktadayım der, gider saçmasapan bi tercih yapardı. Bense ekranın karşısında gamsızca çekirdek çitleyip izlerken aman öyle şey mi olur, hiç de mutlu son değil yani, Harvard'ı bırakıp bi cafeye girince mutlu mu olunuyo derdim. Bu Hollywood sinemasında da realite denen şeyden eser yok der, döner arkamı giderdim. DİM. Şuanda ise Harvard'ı bitirmesem de en azından 4 seneyi 4 senede bitirmiş bi insan olarak odada yine gamsızca oturuyorum. Millet patır patır cv yollar, görüşmeden görüşmeye koşup başarı hikayelerine giriş gelişme sonuç yaparken, ben hala aynı ekranın karşısında aynı marka çekirdek pakediyle mıhlanmış durumdayım. İçimden bişey yapmak gelmiyo. Onu da geçtim içimden bi işe yaramak gelmiyo. Kafamı hiçbişeye yarım saatten fazla zorlayamıyorum. Fiziksel güç haricinde bi emek gerektiren herşeye kapattım kapımı penceremi. Bu hani "ay kızcağız iş aradı aradı bulamadı, şimdiyse depresyonda sanırım, yazık ona" durumu değil. Hem de hiç değil. Okulun bittiğine emin olduğum günden beri geleceğim adına tek bi adım bile atmadım. Atmadım çünkü istemedim. Hala da istemiyorum. İnternete girip bi yere özgeçmiş yollamak şuan kalkıp da bi anda Kansas'a yerleşmeye karar vermek kadar uzak bana. Bu kadar basit bi işlemi gözümde o kadar büyüttüm, o kadar nefret ettirdim ki kendimi, biri gelip ee naptın selen yolladınmı cv falan dediğinde bana küfür edilmişçesine bakıyorum karşımdakine. Sen kim oluyosun da bana cv falan diyosun, bu ne cüret! diesim geliyo. Nedenlerini de çok fazla sorgulamıyorum bu durumumun. Açıkçası bi endişe de duymuyorum ve de çok belli değil mi zaten sorgulamaya ne gerek? Varmak istediğim noktada olup olmadığımı bile bilmiyorum, varmak istediğim noktayı bilmiyorum. Kendimi hiçbiyerde, hiçbi şekilde hayal edemiyorum. Aynen o filmlerdeki depresif insanlar gibi bırakayım bu işleri, gideyim bi cafede sipariş alayım, bi pastanede pasta börek taşıyayım istiyorum. Kafam rahat olsun, düşünmek zorunda olmiyim. İstediğim yeri bulamadığıma göre hayata belli bi amaç için gelmemişim ben,belli bi farkındalık yaratamıcağım da kesin, e o zaman bi şekilde gelip geçeyim bu hayattan istiyorum. 4 sene okul, mühendislik, onca uğraş boşa gitsin şuan gerçekten üzülemiyorum bu konulara. O kadar hissiz, o kadar umursamaz davranıyorum ki geçmişte beni kırbaçlayan, sınavlara çalıştırtan, kursa götürten, okulu bitirten gelecek kaygım şuan akşam ne yesem kadar yakın bi gelecek kaygısından öteye gidemiyo. Bilmiyorum belki de herkesin başına gelen, hiç de bana özel olmayan bi durumdur bu. Sadece ben şuan kaliteli zaman geçiremiyorum, geçirmek istemiyorum, gitmek istediğim kursun ne zaman başladığına bile internetten bakamıyorum kaç gündür. Elim o taraflara gitmiyo. Benle birlikte kursa gelmek isteyen arkadaşımın napıcaz başlıyomuyuz? mesajlarına cevap veremiyorum. Özetle ben şuan korkup kafasını içeri çekmiş bi kaplumbağadan farksızım. Beni dürtmeniz, ilgimi bişeylerle çekmeye çalışmanız beni sadece daha fazla korkutup kabuğumdan çıkmamı imkansızlaştırır. İçerde biraz düşüneyim ben en iyisi. Siz de yemeğimi, suyumu sağlayın yeter. Çünkü şuan tek ihtiyacım biraz su, biraz uyku. Sonrasını sonra düşünürüz.

Hiç yorum yok: