16 Haziran 2014 Pazartesi

Sevgilerle!

İnsanın yaş aldıkça hayatından birilerinin eksilmesi gerçeğini hala kabullenememiş olabilirim. Teorik olarak baktığımızda bugün düne göre daha olgunuz, dün verdiğimiz kararlar, hemen bugün tedavülden kalkacak kadar çocukça gelebilir. Bu "Dün & Bugün" ölçeği benim hayatımda birebir olarak geçerli. Çoğu zaman "geçen sene bu zamanlar.." demek yerine, "iki gün önce bu saatlerde.." diyebiliyorum.

Şunu kabul etmek lazım: Her insan kendi düşünce yapısıyla değerlendirildiğinde çok haklı. Bu yüzden taraflar karşılıklı olarak kırılıyor, karşılıklı olarak öfkeleniyor ve karşılıklı olarak bir adım bekliyor. Yani tartışmalarda her zaman "kıran & kırılan, özür bekleyen & özür dileyen" olmak zorunda değil, sanırım o belirgin çizginler 14-15 yaşlarımızda kaldı (zira o yaşlarda kaldırımda oturan çocuğa durduk yere tükürüp sonra da barışmak için özür dilemen gerekebiliyordu). Bu yaşlarda ise herkesin olaya baktığı açılar ve haklı olduğu noktalar farklı.

Öfke, kırgınlık, inat insan kalbinde daha yüzeyde duran duygular, bunları bir bıçakla kaldırdığımızda altta hala sevgi durduğunu görebiliriz. En azından ben böyle biriyim, kolay kolay nefretin beni ele geçirmesine izin vermem, birinden nefret etmem için affedilmesi ve unutulması çok büyük bir kötülük görmüş olmam lazım. (Bazen bir insanın sadece tipine bakarak ya da çorbayı şapırdatarak içtiği için nefret edebiliyoruz tabii ki, ön yargı hayatın her yerinde, o konuyu -utanarak- ayrı tutuyorum.)

Neden orta yolun bulunmasının bu kadar zor olduğunu anlamak ise güç. Çoğu zaman kırgınlık anında NE GEMİLER YAKTIM, NE GEMİLEEER YAKTIIM modunda olsam da, sakinleştiğimde yavaş yavaş yenilerini inşa etmeye çalışıyorum. Kırgın ve kızgın olduğum birinden güleryüz gördüğümde kalbim yumuşuyor. Zaman gerçekten de ilaç gibi radyo çocuklar. Sabit fikirli olmayalım, olaya sadece kendi açımızdan bakmayalım yeter. Sonuçta bütün dünya buna inansa, bir inansa, hayat bayram olsa? Ve tabi ki insanlar elele tutuşsa, birlik olsa falan filan.

Çok dağınık bir yazı yazdığımı biliyorum ama içimden geçenleri sıraya koymadan, aklımdan geçtikleri şekilleriyle yazdım.
Sevgiler. Gerçekten sevgiler.

Hiç yorum yok: