16 Eylül 2010 Perşembe

bi buçuk porsiyonluların dünyası güzeldir, bitiremeseler de.

Sana soruyorum? Şu fani dünyada yemek yemekten daha heyecan verici, daha mutlu edici başka ne olabilir? Sevgilimle dolaşmak, yeğenimin doğduğu gün, üniversiteyi kazanınca falan deme şimdi.
Sevgilinle niye dolaşıyosun, nerde yemek yiceksiniz onu bulabilmek için. Yeğenin doğunca hemen napıyosun, evde toplanıp pastalar börekler yiyip bebeği bi kenara atıyosun. Üniversiteyi kazandığın gün hop tayfayı toplayıp yeme içmeye felekten gün çalmaya gidiyosun. Her güzel şeyin sonu hadi bi yemeğe çıkalımla bitiyo. Neden? Çünkü yemek yemekten daha güzel bişey yok. Diyorum işte sana. Resmen aç olduğum zamanlar yakın geleceğimle ilgili en fazla heyecan duyduğum zamanlar. Acaba ne yicem, yanında ne içsem, arkasından tatlı mı söylesem yoksa kahve mi içsek, ya da ikisi birden mi? Karşımdaki insanın söylediği yemeğin&tatlının&kahvenin benimkinden daha güzel çıkabilicek olması endişesi ise olaya ayrı bi rekabet katar. İkimiz farklı şeyler söyleyelim birbirimizinkinden de yeriz mantığı mı yoksa ay seninki çok güzel olursa ben dayanamam aynısından söyleyelim kafamız rahat olsun mantığı mı ağır basıcak derken iyice acıkırım. Benim için heyecanlara mutluluklara gebe bi olaydır yemek yemek. Aynı zamanda ciddiye alınması gerekir. Çok da samimi olunmayan kişinin çikolatamın son karesine, tavuğumun son lokmasına eşlik etmesi için gözüm gibi sakındığım kolamın son yudumuna sulanması o arkadaşlığı oracıkta bitirebilir. Ha çok nazik ve paylaşımcı gibi gözüktüğüm için tabi ki veririm o değerli lokmayı ama içime oturur, kalbimde diil ama beynimde biter o ilişki. (Sevgilim için ayrı, canı cananı bütün varlığımı alsın açıkçası kendisi)

Kremalı patates, kremalı makarna, kremalı tavuk, kremalı krema, kremalı herşey. Sütlü fıstıklı çikolata. Starbaksın belli zamanlarda çıkardığı toffee nut latte, olmadı white chocolate mocha ve bütün starbaks tatlıları (mozaik pastası hariç ondan pek hazetmiyorum). Kırmızı et. Lor haricindeki bütün peynirler, tercihen beyaz peynir veya tulum peyniri (kaşar peyniri de hangi yemeğin üstüne konursa konsun can alır). Zeytinyağlı taze fasulye, zeytinyağlı sarma, zeytinyağlı herşey. Izgara balık. Yoğurtlu ıspanak. Soslu makarna. Off şuan niye böyle bi yola girdim bilmiyorum resmen yazmadığım bi yemek kalıcak, sonradan farkedince kahrolucam diye çok üzülmeye başladım. Kısacası! Çok sevdiğim biriyleyken, çok sevdiğim bi diziyi izlerken, çok sevdiğim bi yerdeyken, çok sevdiğim bişeye başlamadan önce yemek yemezsem ben o işten hiçbişey anlamam. Dizilerde biri bişey yiyosa çılgınlar gibi özenirim. Varsın gelsin kilolar, diyet kitabımda yazmaz. Yemek yediğim sürece varım ben.
(Bu yazı gözüm dönerek bişeyler yediğim heryerde içinde et, mısır, peynir gibi şenlendiriciler bulunmayan tatsız tuzsuz salatasını kemirip yanında su yudumlayan insanlara ithafen yazılmıştır. Ciddi diilsiniz, benim lazanyama içiniz gidiyo, biliyorum.)

Hiç yorum yok: