11 Mart 2014 Salı

bu bir kelebek, resmen öyle.

Parmaklarına bakıyorum, bir erkeğin elleri olamayacak kadar ince ve güzel.

Birşey anlatırken duraklıyor sık sık, alt dudağını ıslatıyor, vücut dilini kullanarak elleriyle bir şeyler anlatmaya devam ediyor, kimi zaman kaşlarını çatıyor farkediyorum, çoğu zamansa o en sevdiğim alt dudağını aşağı sarkıtan gülümsemesi yüzünün orta yerinde. Kendi içimden isim taktım o gülümsemesine ki onun bile haberi yok bundan, gurur duymalı şefkat gülümsemesi o, hemen tanıyorum.

Sabah eğer ki uzun uzun yolları aşıp gelip beni evden almamışsa, mutlaka otobüs beklerken arıyor, o saatte nereden bulduğunu asla anlayamadığım bir enerjiyle cevap beklemeden konuşuyor, ne tatlı ki hep ama hep anlatacak bir şeyleri var.

Arkadaşları aylar önce bizi ilk kez birlikte gördüklerinde, gözlerinden kalpler fışkırdığını söylüyorlar, tamam bunlar bulmuş birbirini diyorlar.

Benim arkadaşlarımsa beni üst üste birkaç kez tek görürlerse, o nerde yaa özledik, çağır gelsin diyorlar. Benim gibi, onlar da onu özlüyorlar.

Ona doğru koşarak gidip sarıldığımda gerçekten nerede olursak olalım, havaya kaldırıyor beni, bak benimle dalga geçme kendi etrafında döndürürüm seni diyor. Beli ağrıyacak diye korkuyorum, ben güçlüyüm diyip kendi etrafımda çeviriyor, bense nefesimi tutup gözlerimi kapatıyorum.

Bambaşka şeyler konuşurken beni susturuyor, çok güzelsin hemen beni sevdiğini söyle! diyor. Gülümsüyorum, söylemiyorum, söyletene kadar ısrar ediyor. Isrardan nefret eden beni o kadar güzel idare ediyor ki. Elini ilk defa tutmaya çekindiğim zamanlarda ama bak bu tünelin altı çok dar, seni elinden tutup geçirmem lazım diyor, bir daha da o eli asla bırakmıyor. Ben de sıkı sıkı tutunuyorum eline, dünyanın en güçlü kavrayan, en güven verici, en dürüst, en sıcak eli sanki o el.

Hayatımda ilk defa bir insanın sinirlenmesini çok karizmatik buluyorum, çok!

Ufacık bir yardımım dokunduğunda, ufacık bir hediye aldığımda bile o kadar minnettar oluyor ki, utanıyorum. Annesinin benim için ördüğü açık pembe bereyi takmam bile bir mutluluk onun için, onun mutlu suratı da benim için.

Yapıcam dediği şeyi yapan erkek cazibesiyle küçük küçük engelleri aşıp bana doğru ilerliyor, ben de o yolun sonunda kollarım açık onu bekliyor olacağım.

Tuhaf hisler bunlar, gecenin bir yarısı kelebekli melebekli başlıklar attıracak kadar tuhaf.

Hiç yorum yok: