29 Mayıs 2011 Pazar

nedir bu bridget jones kafası mı, ne?

Bir yanım 22 yaşında ve bilinçli, mutlu, sorumluluk sahibi; öbür yanım 22 yaşında ve mutsuz, göğüs kafesinde ağrı sahibi. Mutluyum çünkü sevgilime baktıkça en yakın denize doğru koşmak istiyorum, penti reklamındaymışım gibi dantelli çoraplı bacaklarımı aşağı doğru sallandırmak, çilekli pasta gibi bişeyler alıp onu ellerimle beslemek istiyorum. Tam tarif edemedim ama bu tip şeyler uyanıyor içimde. Özellikle de her türlü hastalığın bi dilim ekmek yiyerek çözüleceğine dair inancı bende sevgi taşmasına sebep oluyor. Daha az önce ciğerlerim ağrıyor bence dedim, bi dilim ekmek mi yesen? dedi. Hey allahım ben kimi sevebilirim ki şimdi ondan başka?

Ayrıca tekrardan yine mutluyum, çünkü işimi de seviyorum. Bazen gözlerimde yorgunluktan ışık çakmaları oluşsa da hiçbir sabah off gene mi diyerek uyanmadım daha. Birşeyler öğreniyorum, yeni ve ayrıca da gerçekten hümanist kişilerle tanışıyorum, gelişiyorum şaka maka? diyorum. Tek dert, ofis şıklığı denilen şeyin sabahları sinir stres yaratması, yoksa herşey beklediğimden çok daha süper sanırım.


Ama bi yandan da yalnızlık resmen yollarıma pusu kurmuş beklemekte, acılar gözlerini dikmiş üstüme nöbette durumum var. Bazı şeylere çok alınıyorum, bazı şeyleri çok fazla omzumdan sarkıyormuş gibi hissediyorum. Sinirlenip bağırıyorum, sonra sakinleşip ağlıyorum. Tabi kesin hiçbirşey benim zannettiğim gibi değildir, içten içe öyle olsa da, kesin değildir, o cevabı çok iyi biliyorum. Kaçmak çözüm değil ama güzel uyuşturuyor, ona hiç şüphe yok bence.


Neyse ki haftaiçi iş, haftasonu aşk güzel vakit geçirtiyor, yeni rutiniminse bazı yanları can yakarken, bazı yanları da tadından yenmez halde.

2 yorum:

Persephone dedi ki...

aaa işini sevmene sevindim! şüphelerin vardı diye hatırlıyorum çünkü :)

güzel valla, işini sevmeyebilir, hayatında seni teselli edecek, mutlu olmaya yetecek bir aşk olmayabilirdi de :P kötü bir şey; yaşadım, ondan biliyorum.

zeytin dedi ki...

ben sonra başka bi yere girdim sonradan ya seninle konuştuğumuz yer değil, bilahare anlatırım:)

ayrıca ben de bilirim ya, been there, done that.