21 Temmuz 2014 Pazartesi

tüm insanlığa kırgınım

Bazen bir an geliyor, sanki dünyadaki tüm acıları kalbimin en derininde hissediyorum. Kaç gündür savaş fotoları yüreğimi dağlıyor, paylaşılsa bir türlü, paylaşılmasa bir türlü.

Yatıp uyumak, unutmak, yoksaymak istiyorum. İçim bu kadar kederi kaldırmıyor, son bir senedir ruhum tanımadığım kişilerin acılarına ortaklık etmekten halsiz.

Umarım sizi birbirinizden nefret etmeye şartlayan dinleriniz, anlayışlarınız, inançlarınız ve düşünceleriniz bir gün gerçek amaçlarına ulaşır ve savaşı kınarken bile birbirinizle savaştığınızı görebilirsiniz. Umarım siz de benden veya senden demeden her bir canlının acısını içinizde hisseder, önce kendinizden olana üzülüp, sonra kalan merhametinizi de "diğerleri" tabir ettiklerinize dağıtmazsınız.

Çok basit bir cümle yazacağım şimdi, hep tekrar edilen ama asla ne ifade ettiği anlaşılamayan.

Hepimiz insanız.
Hepimizin eline iğne battığında acıyor.
Hepimizin dizi kesildiğinde kanıyor.
Ne bir fazla, ne de bir eksiğiz.
Ne daha az değerli, ne de daha fazla üstünüz.
Hepimizin soluğu camın üzerinde bir buğu bırakıyor ve bu hepimiz için hala yaşamak anlamına geliyor.

Bunları biliyorsunuz değil mi?

17 Temmuz 2014 Perşembe

sabırsızlık

“Benim için yalnız çılgın insanlar önemlidir, yaşamak için çıldıranlar, konuşmak için çıldıranlar, kurtarılmak için çıldıranlar, aynı anda her şeyi birden arzulayanlar, hiç esnemeyen, beylik laflar etmeyen, yıldızların arasında örümcekler çizerek patlayan ve en ortalarındaki mavi ışığı görenler, “vay canına!” dedirten o muhteşem sarı patlayıcılar gibi yanan, yanan, yanan insanlar.”


Jack Kerouac, On The Road.

9 Temmuz 2014 Çarşamba

açlık oyunları

Hayata dair açlığım var. Ve asla inkar edemem ki, hayata dair açlığı olmayan insanları anlamak ve hatta sevmek istemiyorum. Nedir benim hayata dair açlık tanımım? Yeni açılan güzel bir cafeyi delice merak etmek, orada içeceğin kahvenin kokusunu burnunun ucunda hissederek yürümek, sinemaya "pff hadi sinemaya gidelim bari.." kafasıyla değil de bir filmi gerçekten merak ettiğin için gitmek, güzel film yoksa sinemaya gidelim önerisini ASLA kabul etmemek (Benim için sinemaya gitmek eylemi asla bir "boş vakit doldurucusu" değildir, başlı başına zevk alınan bir eylemdir. Soğuk havada sinemaya gidildiği gibi, güzel havada da gidilir.), her sezonun başında çıkacak olan oyunları delice beklemek ve gerekirse iki hafta boyunca en güzel yerden izleyebileceğin biletleri kovalamak, imkan varsa otobüs yerine vapuru tercih etmek, yeni şehirlere - yeni ülkelere heves duymak ve belki de maaşını son damlasına kadar güzel destinasyonlara harcamak, çıktığın tatillerde köşe bucak kafeleri not almak, seyahat defteri tutmak, sevgiline doğumgününde alınabilecek en güzel hediyeyi araştırmak, onu hediyenin fiyat etiketiyle değil maneviyatıyla mutlu etmeye çalışmak, şarabı şarap kadehinde içmeden keyif almamak, güzel bir kahve ancak güzel bir kupayla içildiğinde tamamlanır diye atıp tutmak..


Tüm bunlardan vazgeçmiş bir insan benim için yürüyen bir kerevizden farksızdır.
Ki iddia ediyorum; şu an bir solukta size 5 farklı kereviz ismi verebilirim.


Hadi bana kalsın.

2 Temmuz 2014 Çarşamba

basic daily information is needed

Saat 16.57, ofiste ayaklarımı uzatıp birbirine doladım, oturuyorum. Pek işim yok, sabahtan beri Muppet Show'daki huysuz dedeler gibi takılıyorum. Az önce tam da kindar insanlardan ne kadar nefret ettiğimi ve ne kadar can sıkıcı olduklarını düşünürken tuvalete gittim ve yok yere klozete oturup sevgilime arkadaşlarının "Şuna söyleyin bu kadar bakmasın, çok belli ediyo?" dedikleri zamanları düşündüm. Onun bana ilgisinden haberim olmadan avare avare gezmişim bir süre buralarda dedim. Bir süre üstüste bu cümleyi düşündüm ve kabinin içinde kendi kendime sırıttım. Sonra içimde ofisin sıkıntısını silecek kadar mutluluk depolandığına emin oldum, sifonu çektim ve çıktım.

Bu aralar Sia'nın Chandelier'sine taktığımdan emin olabilirsiniz. Eğer sanal alemde bir buton olsaydım, iddia ediyorum ki loop butonu olurdum. 1,2,3, 1,2,3 drink. İçimden klipteki küçük kız gibi köşeli köşeli dans ediyorum (otobüste).


Önümüzde bu ayın sonuna denk gelen 5 günlük bir bayram tatili var. Bir yere gidebilecek miyim, yoksa boş yere mi booking.com'u stalklıyorum, only god can judge, you know. Son anda gökten bir şezlong düşer belki, bu işler biraz da kısmet be canım.

Ah be, Symi adası. Rengarenktin.