17 Mart 2012 Cumartesi

hava&su&yollar&diğer herşey

Bir Cumartesi günü yapmaktan en hoşlanmadığım şey, erken kalkmak. Zira, bir Pazartesi kalktıktan, yüzümü yıkadıktan, makyaj yaptıktan ve hatta yollara koyulup ofise ulaştıktan sonra bile hala "şu an tenim yatağa değse anında uyurum" hissiyatına kapılıyorum. Fakat Cumartesi günleri, havada süzülen toz taneciğinin yere değdiğinde çıkardığı sese uyanıp bir daha asla dalamıyorum uykuya. Vücudum kesinlikle haftanın günlerine göre hareket ediyor, Pazartesi onu sıcak yatağından kaldırdığım için Cumartesi intikamını soğuk olarak almayı tercih ediyor(İntikamı böyle haydari gibi bir meze olarak düşünüyorum).

Öte yandan bir Cumartesi hissetmekten en hoşlanmadığım şey, soğuk hava. Benim gözümde Cumartesi'ler elimizde şemsiyeli kokteyllerimiz ve bronz tenlerimizle ordan oraya serbest salınılması gereken günlerdir, atkının içine sinip gözbebeklerini soğuktan koruyamadığın için üzülünmesi gereken günler değil! Sürekli havalardan şikayet ediyor oluşumu ise benim yaşlanıyor oluşuma değil, Şirinler adlı çizgi filmde kendisini görme fırsatına eriştiğimiz Doğa Ana'nın yaşlanmasına bağlayınız. 70'inden sonra kafası iyice gidip geliyor diye duydum, en son Mart'ın ortasıyla Ocak'ın ortasını karıştırmış diyorlardı..

Cumartesi'lere sitemimin bir başka sebebi ise, haftaiçine yetişmeyen, deadline'ları çoktan geçmiş işler. Bu konuya girmeyeceğim, hayır..

Sincap gibi ciddiyetle yaşamaya çalışacağız tamam onu anladık da, hayat niye 5 filmdir bir fındığı esirgiyor bizden, bunu bana biri açıklasın.