30 Haziran 2010 Çarşamba

memnun, kaygısız mıydı?

Hayattan beklentilerim var. Gerçekleşmesi için canla başla uğraştığım veya dört gözle beklediğim beklentiler. Ah şu gün de geçsin diye takvime baktırtan beklentiler. Fakat şu da var ki hayata geçirilebilmiş olmaları beni hiç bi zaman çok fazla tatmin etmedi. Bi saat önce ahhh hadi.. dediğim şeye bi saat sonra offf hadi!! diyorum ben galiba. Kendimi çok yoruyorum. En basitinden gece olsa da bi güzel uyusam dinlensem diyorum ama sonra gözlerim yorgunluktan ve sinirden önüme akana kadar saçmasapan şeylerle ilgileniyorum. Sırf o beklentimi gerçekleştirmemek için. Çabuk demoralize oluyorum. Çok çok çabuk üzülüyorum. Gözlerim çok çabuk doluyo, istemediğim yerlerde zayıf, ağlayan kız imajı çiziyorum yine istemeden. Bunlardan memnun değilim hiç. Zaten kendimden de çok memnun olduğum söylenemez. Bi yerde bi yanlışlık var ama üzerime de alınmıyorum hala çok fazla, hadi bakalım...

12 Haziran 2010 Cumartesi

içsel gibi diil gibi

Az önce modayı sorguladım kıyafetlerimi toplayıp dolaba koyarken. Herkesin dönem dönem parası bittiğinde yaptığı şey yani. Niye alıyoruz bütün bunları, neler dönüyo, güzelsek güzeliz, çirkinsek çirkiniz, şu yüksek bel pantolonun buna ne kadar katkısı olabilir ki die düşündüm. Bundan yaklaşık bi 6-7 sene öncesinde annemle bi inşaatın önünden geçerken, sarı lastik çizmeli adamları görüp bunlar moda olsa mesela, her rengini yapsalar ve çoğunluğun o sezonki tarzını belirleyen bikaç mağazada satmaya başlasalar kapışılır mı sence demiştim. O da marjinal bi cevap vermiş olmak için -çünkü olmaz öle bişey demek çok düz bi bakış açısı olucaktı, hani yaparız ya öle inanmadığımız şeylere o an sırf inanmak daha güzel gözüküyo die onay veririz- olucak bence öle bişey demişti. İkimzde ihtimal vermemiştik o zaman ama bu kış buna ihtimal verenler lastik yağmur çizmelerini piyasaya akın akın sürdü, ben de en başta nefret ettim, dalga geçtim ehe ehe diye, sonra da bence çok kullanışlı ve güzeller diyip gidip aldım. Herkes aldı. İstanbul'da kimsenin ayağına su girmedi bu kış diyebilirim. Keza yüksek bel pantolonlar, etekler. Şuan dolabım beli karnıma kadar çıkan kıyafetlerle dolu, bu zamana kadar yatırım yaptığım düşük belleri alırken aklım da nerelerdeymiş diyorum. İşte böyle saçmasapan bişey. Üstelik bunu insanların zaman geçtikçe zevkleri olgunlaşır veya değişir, daha önceden burun kıvırdıkları şeylere yönelebilirler şeklinde de yorumlayamıyorum çünkü sürekli tekrar halinde bişeylere saldırıyoruz. Aynı örnek üzerinden gidersek mesela ben çocukken yüksek bel modaydı,sonra biraz büyüdüm hepimiz aşırı düşük belli kotlarla gezdik, şimdi gene başa döndük, 3-5 sene sonra gene.. Bu çok da parlak olmayan yazıyı bi yere bağlamak niyetinde diilim, sadece zaman zaman olmadık yerlerde çok fena aydınlanmalar yaşıyorum, gözümü ilerde bi noktaya sabitleyip olum dur.. çok garipmiş.. diyesim geliyo. Yadırgamak normalken kanıksamayı yadırgıyorum. Bu son cümledeki ilk üç kelimenin özne olduğunun bilincinde olarak cümleyi geri okuduğumda, tam da kendimi çok iyi ifade ettiğimi düşünürken, son bikaç günün en saçma cümlesini kurmuş oldum. Yani artık bana havada, karada ve aklımın çok da ermediği kurallarla dolu moda dünyasında ölüm yok. Çüz.